Orhan Veli Kanık’ın Aşk Mektupları


Orhan Veli Kanık’ın 2016 yılına kadar, sadece varlığından haberdar olunan, fakat kim olduğu hiç bir surette bilinemeyen sevgilisi, tesadüf eseri karşılaşılan mektuplar sayesinde, bir edebiyat tarihçisi tarafından bulunmuştur. Bu mektupları, Orhan Veli’nin sevgilisi, ölmek üzereyken yakın bir arkadaşına vermiş, arkadaşı olan hanımefendi de bu mektupları hassasiyetle muhafaza etmiştir. Ta ki bir tesadüf eseri edebiyat tarihçisi bir arkadaşı bu mektupları görene kadar. Muhakkak ki mektupların hususi mahiyeti ve Orhan Veli’nin şair kimliğine halel getirebilir kaygısı, bu muhafazayı gerekli kılmıştır. Fakat mektupların incelenmesi, hiçbir şekilde böyle bir durumun olmadığını, hatta bu mektupların edebi bir değer taşıdığını ortaya koymuş; dolayısıyla basılarak edebiyat meraklılarının istifadesine sunulmuştur.

Ben Orhan Veli
Bir evde otururum,
Bir işte çalışırım.
Oktay Rıfat\'la Melih Cevdet\'tir
En yakın arkadaşlarım.
Bir de sevgilim vardır pek muteber;
İsmini söyleyemem
Edebiyat tarihçisi bulsun.
...

Orhan Veli’nin yukarıda bir kısmını alıntıladığım şiirinde yer verdiği gibi ismini vermediği bir sevgilisi vardı. O sevgili, Orhan Veli’nin de söylediği gibi, edebiyat tarihçisi tarafından bulundu. O sevgili, Nahit Hanımdı..

Nahit Hanım, Atatürk ile üç kez dans etmiş, Necip Fazıl ve Can Yücel gibi birçok şairi kendisine aşık etmiş bir öğretmendi. Edebiyata büyük ilgisi vardı ve evinde yemekler verirdi. Orhan Veli ile ortak arkadaşları da bulunan Nahit Hanım iki evlilik yapmıştır. Bu iki evliliği arasında Orhan Veli ile aşk yaşamıştır. Mektuplar arasında hep Orhan Veli’nin mektupları yer almaktadır. Nahit Hanımın ise sadece bir mektubu bulunmaktadır. Bu mektup, Orhan Veli’ye ulaşamayan son mektuptur.

Orhan Veli ile aşk yaşamasına rağmen tam anlamıyla Orhan Veli’ye kendisini veremeyen Nahit Hanım, mektupların seyri itibariyle söylemek gerekir ki, Orhan Veli’yi biraz oyalamıştır. Daha doğru bir tabirle ifade etmek gerekirse, Orhan Veli daha fazla seven taraf olmuştur. O dönem Orhan Veli İstanbul’da, Nahit Hanım Ankara’da ikamet etmekte, birbirleriyle ancak haftada birkaç kez yazabildikleri mektuplarla haberleşebilmektedirler. Bu mektuplar arasında Orhan Veli’nin sekiz adet şiiri bulunmaktadır. Orhan Veli yazdığı şiirleri yayınlamadan önce, hatta daha yazarken Nahit Hanımla paylaşmış, onun beğenisini almayı ummuştur. Bu şiirlerin arasında ‘İstanbul’u Dinliyorum’ şiiri de bulunmaktadır. Bu şiirlerin önemli bir özelliği, yayınlandıkları hallerinden biraz farklılıklar göstermeleridir. Bu da edebiyat meraklıları için güzel bir noktadır.

Orhan Veli’nin Nahit Hanıma yazdığı mektupları arasında, kendi el yazısı ile yazdığı ‘İstanbul’u Dinliyorum’ şiiri

Orhan Veli, o dönemler gazetelere, dergilere şiir ve yazı yazarak geçimini sağlamaya çalışmaktadır. Maalesef o dönemde yaşayan diğer ediplerimiz gibi geçim sıkıntısı çekmektedir. Bu geçim sıkıntısı mektuplarının içeriğine de yansımıştır. Orhan Veli birçok mektubunda Nahit Hanımdan özür dileyerek postaya verecek parası olmadığı için aslında iki üç gün önce yazmış olduğu mektubu ancak bugün gönderebildiğinden bahsetmiştir. Mektupların mahiyeti genelde ortak arkadaş çevresi üzerinedir. Fakat bunların arasına serpilmiş sevgi ve özlem cümleleri de bulunmaktadır. Bir diğer dikkat çeken husus, Orhan Veli’nin Nahit Hanımı sürekli olarak İstanbul’a çağırması, Nahit Hanımın ise bahaneler bularak bunu reddetmesidir. Orhan Veli, durumu olmadığı için Ankara’ya gelemediğini, fakat kendisinin daha iyi bir durumda olduğunu, dolayısıyla İstanbul’a gelebileceğini ısrarla söylemektedir. Fakat Nahit Hanım asla İstanbul’a gelmez.

Nihayet Orhan Veli bir yolunu bulup bir haftalığına olsun Ankara’ya, Nahit Hanımın yanına gider. Bir haftanın sonunda açık kalmış bir belediye çukuruna düşer. Hafif bir kaç sıyrık ile o çukurdan çıkar, ve üzerinde pek durmadan İstanbul’a döner. Hemen ertesi akşamı İstanbul’dayken yemek sofrasında fenalaşır. Çevresindekiler şeker komasına girdiğini zannederek Orhan Veliyi hastaneye yetiştirirler. Fakat Orhan Veli’nin Ankara’da düştüğü çukurda kafasını çarptığı ve beyin kanaması geçirerek vefat ettiği anlaşılır. Mektuplar arasında Nahit Hanımın Orhan Veli’ye ulaşmayan bu mektubu, Orhan Veli vefat ettikten ancak birkaç gün sonra İstanbul’a ulaşabilmiştir.

Mektuplara baktığımızda ilk dikkatimizi çeken şey, tarihin 1947′ yi göstermesine rağmen, mektupların eski harfler ile yazılmasıdır. Orhan Veli 1950’de vefat edene kadar hızlı yazmak için geliştirilen bir tür el yazısı olan ‘rıka’ yazısını kullanmıştır. Bunun temel sebebi bu yazı ile daha hızlı ve pratik yazılabilmesidir. Ayrıca bu dönemde eski harflerle yazmak sadece Orhan Veli’ye özgü bir durum değildir; Atilla ilhan, Nazım Hikmet gibi şairler de eski harflerle yazmayı sürdürmüşlerdir. Bunun yanında Orhan Veli’nin el yazısı inci gibi, çok düzgün ve okunaklıdır. Nahit Hanımın el yazısı ise okunaksız ve pek nizami değildir.

Mektupların toplandığı kitabın adı:

Yalnız Seni Arıyorum: Nahit Hanım’a Mektuplar

Yukarıda bir kısmını vermiş olduğum şiirin tamamı şu şekildedir:

Ben Orhan Veli

Ben Orhan Veli
"Yazık oldu Süleyman Efendiye"
Mısra-i meşhurunun mübdii..
Duydum ki merak ediyormuşsunuz,
Hususi hayatımı,
Anlatayım:
Evvela adamım, yani
Sirk hayvanı falan değilim.
Burnum var, kulağım var,
Pek biçimli olmamakla beraber.
Bir evde otururum,
Bir işte çalışırım.
Ne başımda bulut gezdiririm,
Ne sırtımda mühr-ü nübüvvet.
Ne İngiliz kralı kadar
Mütevaziyim,
Ne de Celâl Bayar\'ın
Sabık ahır usağı gibi aristokrat.
Ispanağı çok severim
Puf böreğine hele
Biterim
Malda mülkte gözüm yoktur.
Vallahi yoktur.
Oktay Rıfat\'la Melih Cevdet\'tir
En yakın arkadaşlarım.
Bir de sevgilim vardır pek muteber;
İsmini söyleyemem
Edebiyat tarihçisi bulsun.
Ehemmiyetsiz şeylerle de uğraşırım,
Meşgul olmadığım ehemmiyetsiz
Sadece üdeba arasındadır.
Ne bileyim,
Belki daha bin bir huyum vardır.
Amma ne lüzum var hepsini sıralamaya?
Onlar da bunlara benzer.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


Diğer Blog Yazıları

  • Kavgam ve Cimri

    Henüz bitirdiğim iki kitap… Adolf Hitler’in “Kavgam” ve Molieré’in “Cimri” kitapları. Kavgam’ı okurken adeta klasik bir Fransız, Rus ya da İngiliz romanı okuyor gibi oldum. Dili bana hiç yabancı gelmedi. Son bitirdiiğim klasik bir romana devam ediyor gibiydim. Çevirmenin de hakkı var. Kolay kolay beğenmem. Hitler, kitabında iktidar öncesi Nasyonal Sosyalist İşçi Partisini anlatıyor. Birinci…

  • Tek Yürek

    Asrın felaketi olarak nitelenen depremin yaraları sarılmaya başlanıyor. Devlet, depremin hemen ardından 100 milyar TL’lik bir ödeneği bölgeye aktarmıştı. AFAD, Kızılay başta olmak üzere birçok kuruma yardımlar gönderilmeye devam ediyor. Yurt dışından gelen önemli yardımlar var. Her kuruşun şu an büyük önemi var. Böyle bir durumda, dün akşam 20.00’da başlayan, 200 televizyon kanalında, 622 radyoda…

  • Kahramanmaraş Depremi

    6 Şubat 2023 Pazartesi sabah 04.17’de merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olan 7,7 büyüklüğünde bir deprem oldu. Deprem, yerin 7 km altında gerçekleşti. Güneydoğu’da bulunan 10 ili etkileyen depremde binlerce bina yerle bir oldu. Aynı tarihte 13.24’te merkez üssü Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesi olan 7,6 büyüklüğünde ikinci bir deprem daha meydana geldi. Depremden etkilenen iller Kahramanmaraş,…